Türkçe Kur’an Çevirilerinde Hatalar 5: Siyak-Sibak İlişkisi Gözetilmeden Verilen Yanlış Anlam (Yunus, 5)
Burada Ahmet Varol’un çevirisini aktarmak isterim.
‘İçlerinden ona iman eden de var, iman etmeyen de. Rabbin bozguncuları daha iyi bilir.’
Ayetin içinde bulunduğu pasajların sibakında (öncesinde) müşriklerin Nebi as.’a Kur’an’ı uydurdu ithamı yapılmakta ardından Allah Teala bu ithamlara cevap vererek bilakis bilgilerinin yetmediği ve henüz kendilerine yorumun yapılmadığı ayetlerin inkar yolunu seçtiklerini belirtip öncekilerinde vahye karşı duruşlarının aynı olduğu vurgusu yapılmış ve mezkur ayete gelinmiştir. Ayet pasaj halinde değerlendirilmeden yani siyak-sibak ilişkisi gözetilmeden yalnız başına değerlendirilmiş ve inkarları sabit olduğu halde ‘kitaba inanların olduğu belirtilmiştir.
İman kelimesi Arap dil gramerinde Muzari fiil kalıbında gelmiştir. Muzari fiil, şimdiki, gelecek ve gelecek zamanı ifade eder. Genelde uzak gelecek zaman için ‘sin’ harfi, yakın gelecek zaman için ‘sevfe’ edatları fiilin başına getirilse de bazen bu harf ve edat kullanılmadan kelimenin cümle içindeki durumuna bakılarak gelecek zaman anlamı verilmektedir. Dolayısıyla cümle gelecek zamana itham bir cümledir ve çevirinin de bu şekilde olması gereklidir.
Ayetin devamında Nebi as.’a yalanlamalarını sürdürmeleri halinde herkesin yaptıklarının kendisine ait olduğu ve Nebinin onların yaptıklarından beri olduğunu söylemesi istenmiştir.
Dolayısıyla ayetin manası,
‘Onların içinde ona inanacaklar da var inanmayacaklar da. Senin Rabbin bozgunculuk yapanları iyi bilir.’
Ayetle ilgili Muhammed Esed’in notu da bu minvaldedir.
‘Bu ayette iki kez geçen yu’minûn fiili burada, sırayla “inananlar” ve “inanmayanlar” şeklinde şimdiki zaman ya da geniş zaman ifade ettiği gibi, “inanacak olanlar” ve “inanmayacak olanlar” şeklinde gelecek zaman da ifade edebiliyor. Taberî ve İbni Kesîr (bizim yaptığımız gibi) ayeti kesin olarak gelecek zaman anlamıyla tefsir ederken, Zemahşerî ve Râzî gibi diğer bazı müfessirler geniş ya da şimdiki zamanı tercih etmişler ama öteki yorumu da caiz görmüşlerdir. (Keza bkz. Menâr XI, 380.)’
Share this content:
Yorum gönder