Göklerde ve Yerde Olan Ölçü
Dünya gözlemlenebilir evrende en eşsiz gezegen.Diğer gezegenlere hiç benzemeyen, hayatın olduğu belki de uzayda aklen olmaması gereken yerde olan.
Zira inanılması güç ölçüler içinde olan bir denge içinde dünyamız durmaktadır.Bu dengeler kaçırılsa insanların uykuları kaçar .
Dünya güneş sistemi içinde güneşten yaklaşık 8 dakika gecikme ile ışığı alır. Güneşten bu ışığı alırken güneşte meydana gelen saniyede 1 Trilyon megatonluk hidrojen patlamaları ile korkunç bir radyasyon dünyaya doğru yayılır. Ama bu radyasyonu dünyanın manyetik alanı ve atmosfer süzmektedir. Atmosfer bu radyosyandan faydalı olanı içeri alırken zararlı olanı engellemektedir. Emniyet kuşakları olarakta sözkonusu olan dünyanın manyetik alanı tüm astreoid gaz ve meteorların bir kısmını püskürtmektedir. Yaratıcı bizi dünya içinde yaşatırken diğer taraftan dışarıdan gelecek olan tehlikelere karşı da bizi koruyacak güçler yaratmış mükemmel koruma kalkanları yaratmıştır.Hatta güneş sistemini dahi koruyacak bir sistem heliosfer inşaa ederek galaksinin geri kalanından güneş sistemini korumuştur.
Biz göğü korunmuş bir tavan yaptık.Onlar ise onun işaretlerine sırt çevirmektedirler.Enbiya 32
Üzerinizde koruyucular vardır.İnfitar 10
Jupiter bizim gezegenimiz için en büyük meteorlarlara karşı koruyucudur. Sanki dünyayı korumak için yaratılmış.
Uzayda daha milyarlarca galaksi var.Bizim görebildiğimiz uzayın alanı toplam evrenin ancak %5’i olarak tahmin ediliyor.Üstelik evren dehşet bir hızla genişlemektedir de.
Yaşam için varolan en önemli ama farkında olmayıp, onu alamadığımızda hayatımızın ve hayatın sonlanacağı bir yaşam soluğu OKSİJEN.
2,5 Milyar önce ortaya çıktığında yakıcı etkisi ile büyük bir yıkım olmuştu.
4,5 Milyar yıl önce Güneş sisteminde toz taneleri birbirlerini uzayda çekti.Dünyanın çekirdeği bu çekim ile birlikte biraraya gelen toz taneleri ile oluştu.
Kütlesi ufak iken büyüdü ve büyüyerek uzay-zaman kumaşını ,sıvısını bükerek oluşturduğu çukur ile daha çok toz ve gazı içine çekerek büyüdü.
Uzayda theıa gezegeni dünyaya çarpar.Bu çarpma ile dünyada dağılan parçalar bir yerde toplanır ve çekim gücü ile Ay’ı oluştururken, bu arada dünyada tamda şu an için yaşamda önemli bir ritim oluşturan 23,5 Derecelik bir eksen eğikliği meydana getirir. Yaratıcı bu elçi gezegen ile dünyayı şekillendirirken yaşam için uygun şartları oluşturmaktadır.
Zira yaşam için vazgeçilmez olan su, meteor yağmurları ile dünyamıza gelmektedir.
O herşeyi sudan yartamıştır. Enbiya 30
Bu meteorlar taşıdıkları sular ile okyanusları oluşturmaktadır.Okyanusların tabanlarındaki meteorlar suyun içinde çözünürken içlerindeki karbon,asitler ve proteinler serbest kalmaktadır. Daha sonra ilk hayat emareleri siyonobakteriler ortaya çıkmıştır: Okyanus derinliklerindeki su güneş ve karbondioksiti kullanarak glikoz ve oksijeni üretmektedir. oksijen seviyesi artınca atmosfer oksijenle dolar hayat işaretleri başlar. Oksijen deniz seviyesinden 50 metre yüksekte güneşin ultra viyole ışınları ile birleşerek ozana dönüşür.
Ozan gezegeni çevreler ve güneş radyasyonunu engelleyerek koruyucu olur. Zamanla denge oluşur. Şimdi ki yaşam formu oluşur. Fakat aynı durum marsta da vardı.Onda da atmosfer olduğu halde güneş bu atmosferi parçaladı ve su buharı uzaya dağılarak kayboldu.
Ama bu dünyamızda olmadı. Zira dünyanın çekirdeğinde bulunan demir ve eriyik nikel hareket ederek manyetik alanı meydana getirir. Bu manyetik alanda güneşten gelen rüzgarları ve parçalayıcı radyasyonları püskürtür. Bu da bizim için Yaratıcın yaşamı varetmesi ve koruması için bir lutfudur.
Güneş sistemimizi diğer gezegenlerden korurken, güneşin zararlarından da bizi korumakta ve bizim için yaşanabilir bir ortam için oksijeni varetmektedir. Göklerde ve yerde olanlar hep ondan isterler.
O her an bir yaratmadadır. Rahman 29
Zira nasıl oluyorda her an oksijeni alırken bu oksijen herkese yetecek kadar varolmaktadır. Her an tüketilirken hemen yerine konularak denge devam ettirilmektedir.
Göğüde o yükseltti.Ölçüyü Koydu. Rahman 7
Çölde güçlü rüzgarlar eksik olmaz. Rüzgarlar kum tanelerini süpürür, havaya doğru kaldırarak kıtalararası ormalara taşır ve ormanları gübreler.Sahra da yüksek miktarda olan fosfor tüm canlılar için önemlidir.Kumlarla taşınan fosfor ormana ulaştığında buradaki canlılığı hızlandırıp orman daha fazla yağmur alır. Bununla birlikte topraktaki mineraller nehirlere oradan da okyanuslara ulaşmasını sağlar. O mineralleri okyanustaki diyotem organizması alarak çoğalıyor ve oksijen üretiyor.
Günde 7 milyar insan 12 trilyon litre oksijen tüketirken, bütün canlılar için bu tüketim miktarı inanılmaz sayılara ulaşır. Fakat oksijen tükenmiyor.
Fakat oksijen en yakıcı olan bir elementtir.Oksijenin oranı her zaman için %20,95’tir.Bu oran milyonlarca yıl için böyledir.Bu orandan az olsa canlılar boğulur çok olsa kavruluruz.Bu denge nasıl oluyor.Bu dengeyi bilimsel olarak bulamıyoruz.
Ama şunu biliyoruz ki Allah göklere ve yere ölçüler koymuşken, onları zeval bulmasın diye de tutmaktadır.Fatır 41
Milyonlarca insan ve canlılar aynı anda milyarlarca ton oksijeni tüketmesine rağmen bağıl nem oranı hep aynı kalmaktadır.
Bir kez daha her nefes aldığımızda(ki nefesimizin “hu”sesi dahi ona nida etmekte) yaratıcının lutfunu hatırlayıp bize yaşam soluğunu onun verdiğini hatırlayarak şükretmeli bir kez daha aciz ve zayıf olduğumuzu bilmeli, bir kez daha ancak ona tüm canlılar olarak muhtaç olduğumuz idraki içinde boyun eğmeliyiz.
,
Share this content:
Yorum gönder