Herkese Hayırlı İşler
HERKESE HAYIRLI İŞLER
Ramazan hoca ismiyle tanınan Diyarbakırlı bir davetçi kardeşimiz geçen gün düşüncelerinden dolayı katledildi. Namaz üzerindeyken göğsüne aldığı bıçak darbeleriyle bir ömür hayatını Allah’a şahit sundu.
Sosyal medyanın genelinde ‘ne istediniz bu garibandan’ türü paylaşımlar çoğunluktaydı. Katil din paydaşı çıktı. Mücadele verdiği dinin paydaşları onu fikirselliğine dayanamadı.
Ramazan hoca ne diyordu: ‘Tarikatlara bidatler bulaştı, dine hizmet etmiyorlar. Temizler varsa da sayıca azınlıkta. Hayata okunması gereken Kur’an ölülere okunmaz. Din para kazanma mecrası değildir, Müslüman geçimini farklı bir işte kazanmalı. İnsan kendi değer ve konumunu bilmiyor, bir bilinmezlikte karanlıkta yürüyor fakat düşünme yetileri elinden alındığından bunu göremiyor. . Nebi as. ile karşılaşsaydım bugün ümmetin halini şikayet ederdim… ‘
Bu sözler bu ümmet için tehlikeli sözlerdi. Din ticaretinin dünya ticaretini katladığı, insanların imanlarının dinle çalındığı, nebi as. adına herzelerin uydurulup din diye pazarlandığı, tarikat ve cemaatlerin holdingleştiği bir zamanda balyoz gibi kafaları dağıtıyordu.
Bu gerçekler hepimizi bildiği gerçekler ama dile gelince bir kişinin hayatını sonlandırabilecek bir kinin tetikleyicisi oluyor…
Ramazan hocanın katledilmesi Türkiye’de tarikatların işlediği ilk cinayet değil. Tarikatları din sömürüsü olarak gören Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal, İsmailağa diye bilinen bir tarikatın kurucusu Mahmut Ustaosmanoğlu’nun o bölgede vaaz vermesini ve tarikat üyelerinin Üsküdar’da faaliyet göstermesini engellediği için Temmuz 1982’de katledilmişti.
3 Aralık 1984’te, İstanbul 1. No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde aralarında Mahmut Ustaosmoğlu’nun da Hoca’nın da bulunduğu 7 kişi, Ömer Arlı, Turgay Taş, Abbas Çelik, Ahmet Vanlıoğlu, Ahmet Özer, İmdat Kaya ve İran’a kaçan Hamza Akdağ idam cezasıyla yargılandı. Dosya’dan Müftü Ünal’ı öldürecek kişiye 17 bin 500 dolar vaat eden Çarşamba semtinde pazarcılık! yapan Ömer Arlı yalnız cezayı aldı. 1999’daki af yasasıyla salıverilen Arlı, kızıyla birlikte başka bir cinayete karıştı ve bir kız Kuran kursu öğrencisini öldürdü.
Karanlıkta kalan bu cinayetlerin üstü örtülmüş oldu.
Yalnız bu, kendileri için tehdit olanlarla sınırlı kalmadı. Cemaat içi çekişmelerde de kişiler öldürtülüyordu. Tarikatın gelecekteki liderlerinde olacağı tahmin edilen Hızır Ali Muratoğlu 17 Mayıs 1998’de İsmailoğlu Camisinde cemaatin bulunduğu bir anda 6 kurşunla öldürüldü. Yıl 2006’ yı gösterdiğinde ikinci cinayet. Başka bir lider adayı Bayram Ali Öztürk’ün öldürüldü.
Bütün bu cinayetlerin katilleri gereği gibi yargılanmadı ve hakkettikleri cezayı almadı. Muhtemelen Ramazan hocanın cinayeti de aynı akıbete uğrayacak. Rantın olduğu bir davada hiçbir zaman katillerin gerekli cezaları aldığı görülmedi ülkemizde.
Cinayetlere rağmen tarikatlara bu denli rağbetin olması davet dillerinden ötürü değil, hukuki olmayan ilişkiler üzerinden kişilere sağladığı ranttan dolayıdır. Görünürde yasal ama çirkef çarkı. Her yasal helal değildir diyen merhum yazar Alev Alatlı’ya da selam olsun… Kişiler bir anda hayallerinde olmayan koltuklarda kendilerini bulabiliyor, Karun gibi bir servete sahip olabiliyordu.
‘Peki, neden diğer dini oluşumlar buna engel olmuyor’ diye soracak olursanız, aynı sorun, meçhul akıbet. Aklı tatmin etmeyen cevaplar.
Evet Allah için, Allah diyen bir gariban davetçi öldürüldü. Buyurun cenaze namazına. Birkaç slogan, bir kaç paylaşım herkes evine dağılabilir. Ama bu sorunu bitirecek mi? Fikirsel farklılığı olan kişilerin katledilmesi önlenecek mi? Hayır!
Herkese hayırlı işler..
Share this content:
Yorum gönder