TEVHİD VE ŞİRK (İNSANLIK TARİHİ)-4

TEVHİD VE ŞİRK (İNSANLIK TARİHİ)-4

Kalpler ancak Allah’ı anmakla tatmin olur.Rad 28

Allah ile tatmin aslında insanı Allah arayışına sürükleyen bir saik olmuştur.

Zira insanların ellerinde her türlü dünya nimeti olduğu halde onların hiçbirinden tatmin olmamakta, denenmemiş ya da aşırı eylemler içine girmektedir.Hatta şizofrenik hastalıklara ,psikolojik bunalımlara girmekte, son kertede intihar dahi etmektedir.

İşte bu belirtilerin tek Nedeni İnsanda Tek olan Allah’a ihtiyaçtan başkası değildir.

Bunun için, içimizi ve dışımızı Allahın boyası ile  boyayarak temizlemeliyiz. O boya bizim rengimiz yani kimliğimiz, şahsiyetimiz ve karakterimiz olmalıdır. Görüldüğünde Allah akıllara gelen biri olmalıyız. Yaşantımızın tüm rengi, boyası Allah’ın boyası ve rengi ile olmalıdır.

Allah’ın boyasını esas alın. Allah’tan daha güzel kim boya vurabilir! Biz yalnız O’na kulluk ederiz. Bakara 138

Şimdi tevhid ehli olarak kendimizi gören biri olarak tatminsizlik varken, sapkın Yahudilik ve hristiyanlık ile   cahiliyye inanç ve kültürlerini taşıyorken, hayat tarzlarımız,  hayattan beklentimiz  ve hayatı üzerine kurduğumuz hesaplarımız  Hayy olan Allah’tan, uyuyan ya da ölü bir Allah inancını kabul etmiş olanlardan farklı değil.

Resulullah’ın “La ilahe illallah” diyen cennetliktir. Sözü bu noktada önem kesbeder.İnsanlarımız bu sözü lisan ile söylemek ile kurtulacağını zannederek işin kolayına kaçmaktadır. Oysa Allah iman demekle sınanmadan bırakılacağınız üzere mi hesap yapıyorsunuz diyerek bu mantık içinde olanları eleştirmektedir.

Hatta kurtuluşa ermenin yolunu

Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. Öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye yakarıyordu. Haberiniz olsun ki, Allah’ın yardımı çok yakındır. Bakara 214

Derken son nübüvvetin ilk muhatapları, bu kelime için işkenceler altında inlerken, malları ellerinden alınırken, yurtlarından kovulurken, canlarını verirken bu fedakarlıkların karşılığı sadece lafız ile söylenen bir söz ile mi alınacaktı.

Bu sözü söylemek değil, bu sözü öz ile yani hareketler ile de söylemek gerekir. Buna göre sözü ve özü bir, sadık kimselerden olmak gerekir.

Ancak o zaman  söz sahibi olunabilir. Bu sözün samimiyeti ortaya çıkabilir.

Zira Allah tek olarak yeter.

Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O’dur.” (Tevbe Suresi, 129)

işte şirkin ulaşamayacağı insan budur. Şayet Kul Allah bana yeter zaten ondan başka da ilah yoktur deyip ona tevekkül etse O’na bu sürede asla şirk bulaşmaz.

Fakat bu ayetten sapanlar ya da bu ayeti anlayamayanlar, başkalarını aramaya koyulmuş ve şirk koşmuşlardır.

O halde şirk nedir?

Şirk,ortak koşma manasında olarak ortak olmak demek ike ,şirkette bir  ortak yönetim olarak bu kelimeden gelir.

Şirk koşana müşrik denir.

Fakat müşrik Allah gibi hiç kimsenin olmadığına inanırken, Allah’ın altında bir takım ilahçıklar olduğuna inanır. Bununla birlikte Allah’ın isim ve sıfatları ile fiillerini bir nesne ve varlıkta olduğunu kabul ederek, zımnen o nesne ve varlığı Allah3ın isim ve sıfatlarından biri ya da birkaçına sahip olduğunu kabul eder.

Ya da Allah’a yaklaşmak için aracılar edinir.

Bu inancın nedeni ise Allah’ı gereği gibi, hakkı ile tanımamaktır.Yukarıda anlatıldığı gibi Onu yeterli görmemektir.Bu durumda Ahad olan Allah’a teslim olan varlığa, Tevhid üzere olan fıtrata, hanif olan atalara apaçık karşı çıkma sözkonusu iken halis dinden başka dine girileceği de sarihtir.

Allah’ı gereği gibi hakkı ile takdir edememe Allah tasavvurundaki eksikliktendir. Oysa

Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirmelerinden arınmıştır, yücedir.Zuhruf 82

Senin Rabbinin, o ululuk ve kudretin Rabbinin şanı yücedir onların verdiği sıfatlardan.Saffat 180

Haşr süresinde onun nitelikleri sayılırken bu manada uyarı yapılmaktadır.

O öyle Allah ki ondan başka tapılacak yok, öyle melik (Padişah) ki kuddus, selam, iyman ve emniyyet veren mü’min, gözeten koruyan müheymin, Azîz, Cebbar, mütekebbir, tenzih o Allaha müşriklerin şirkinden.O öyle Allah ki halık, barî, müsavvir o, en güzel isimler (Esma-i hüsnâ) onun, bütün Göklerdeki ve yerdeki ona tesbih eder, o öyle azîz, öyle hakîmdir. Haşr 23-24

Fakat insanlar Allah’ın kitabına göre , takdiri ortaya koyamadıklarından onun yerine hurafesel inançlar, ön kabuller, kendi yaşam tarzına uygun kavram ve tasavvurlar ile yaklaştığından dolayı Allah’a misaller getirmeye, birine ya da birilerine benzetmeye çalışmaktadırlar.

Bu durumda araya başkaları girmekte ve Allah’a ait olanlar başkalarına verilmektedir.

Bu ise en büyük zulum olarak ortaya çıkmaktadır.

Şirk en büyük zulumdur.

Zira hakkı olmayana o hakkı vermek zalimliktir.

Allah’ın eşi ve benzeri olmadığı halde ona eş ve benzer olarak birisini ya da birilerini görmek ya da zımnen eksiklik atfetmek apaçık bir iftiradır. Bu ise Apaçık bir şekilde Allah’a karşı yapılmış diğer büyük bir iftira olarak karşımıza çıkar

Yalan düzerek Allah’a iftira edenden daha zalim kim var? Onlar Rablerine arz edilecekler. Tanıklar diyecekler ki: “İşte bunlardır Rableri hakkında yalan uyduranlar.” Herkes duysun ki, Allah’ın laneti zalimler üstünedir. Hud 18

Bu şekilde Allahın, uluhiyyet ve rububiyyetini birisine ya da birilerine veren olarak insan apaçık bir şekilde kendi eli ile yetkilendirme yaparak esasen kendisini Allahtan dahi daha üstün görmektedir. Allah’ın yetkisini Allahtan alıpta başka bir şeye vermeye nasıl olur da insan cüret edebilir? Bu durumda o haddi bilmezdir. Kendisini de kibirli görmekte değil midir?

İbrahim a.s bunu aslında kendi kavmine söylemişti.

İbrahim dedi: “Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” Saffat 95

Bir Çin atasözü şöyle der: Putları ve timsalleri yapan hiçbir sanatkâr bunlara tapmaz, çünkü bunların kendi eliyle ve hangi maddeden yapıldığını bilir.( Afif el Tabbara, Ruh-u din’il İslam-, Beyrut 2001 s. 98-999)

Bu durumda insan kendi eli ile bu yetkilerini birilerine verip , sonra ona kulluk ediyorsa bu da apaçık bir şekilde diğer bir çelişkidir.

Bu hali ile şirk apaçık bir çelişki olmaktadır.

Şirk Gelişmeyen kafaların ortaya koyduğu imansızlık alameti ve Allah’a imanı gerçek olmayanların ondan cesaret aldıkları yapay tanrılar edinme olarak adlandırılabilir. İşte müşriklik, insanın eliyle, diliyle, düşüncesiyle yaratıcısını yaratması/yapması sonra da bu yaptığına, onun kendini mutlu etme veya mutsuzluğunu giderme kudretine sahipmiş gibi bir çocuk zihniyetiyle tapınması ve onu hoşnut etmeye çalışmasıdır. Görülüyor ki hiç bir ilmi delile dayanmayan müşriklik aynı zamanda insan aklıyla alay edilmesinden başka bir şey değildir.

 Allahtan aşağı olarak onun kendisi hakkında hiçbir delil indirmediklerine kulluk ediyorlar.Kendilerinin de onunla ilgili bir ilmi yoktur. O zalimlerin yardımcısı olmayacaktır. Hacc 71

Müşrik bu anlamda davarlar gibi hatta onlardan dahi daha aşağıdadır.

…. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar. Araf 179

O halde şirk koşmanın tek bir nedeni  kalıyor.O da insanın  hevasını ilah edinmesidir.

Gördün mü hevasını ilah edineni? Furkan 43

Hevasını ilah edinen de hevadan konuşan olarak bir delil üzere olmaz.

Hevasını ilah edinen müşrik  en büyük zalim, en büyük müfteri ve kibirli olarak karşımıza çıkar.

Şirk koşanın durumunu yüce Allah şu ayette de izah etmektedir.

Allah; hakkında birbiriyle didişen ortakların bulunduğu bir adamla, bir tek ere teslim olan bir adamı örnek verdi. Örnek olarak bu ikisi eşit olur mu? Hamd, yalnız Allah’adır. Ama onların çokları bilmiyorlar.Zümer 29

Birden çok efendileri olan, üstelik bunlar birbirleri ile çekişirken, hizmet eden biri hayatını Allahtan başkalarına yöneltmiş olarak savrulacaktır.Çünkü bunların her biri başka bir istem ve iş içinde ona ağır yükler yükleyecektir.Bu kişi kendisini köle olarak görüp, saygısını ve saygınlığın yitirecek, hayatındaki çelişkilerden dolayı,hayatı parçalanacak ve rüzgar onu savuracaktır.

… Allah’a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.Hacc 31

Yüce Allah bu ayette şirk koşan kişinin durumunu tasvir ederken önemli benzetmelerde bulunmuştur.Bu benzetmelerde o kişinin gökten düşmüş gibi olması onu sağlam bir zemin üzere değil, ayağı kayan biri olarak büyük bir tehlike içine girmiş olmasından bahseder.

Çünkü şirk koşan en büyük günahı işleyen olarak hayatının hatasını yapmıştır.Zaten düşünce temellei olarak ta sağlam bir zemine basmamış ayağı boşluğa kaymıştır.

Bundan sonraki süreçte ise artık kuşların parçaladığı olarak ,bu kişi kendi hayat bütünlüğünü, varlık ve nefsi ile olan bütünlüğünü parçalamıştır.Kuşların onu parçalaması bunu ifade ederken, diğer taraftan ayakları sağlam temeller üzerinde olmayan olmayarak rüzgarın önündeki yaprak misali iradesini ve şahsiyetini yitirmiş bir et yığın haline geleceklerdir.

Bu durumda bunların değersiz ve itibarsız, insanlığını yitirmiş, tehlikelere hedef olmuş, karaktersiz kişiler olduklarından rahatlıkla bahsedilebilir.

Hatta Allah’ı aldatmaya çalışacak kadar …

mahşer gününde  başka fitnelik edemiyecekler sade şöyle diyecekler: Rabbimiz Allaha yemin ederiz: Vallahi bizler müşrik değil idik. Bak da gör, nasıl yalan söylediler öz benliklerine karşı! Ve iftira için kullandıkları şeyler, onları bırakıp kayboldu. Enam 23-24

Çünkü Şirk koşan kişinin yaptıkları herşey boşa gidecektir.hatta bu noktada yüce Allah elçiyi dahi uyarırken buna dikkat etmesini söylemektedir.

Andolsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun.Zümer 65

Bunu, aslında daha önce hayatlarını hep Allah’ı aldatma ve ona yalan söyleme üzere kurmuş olduklarından yaparlar.Yani bu, onların daha önceden gelen bir alışkanlıklarıdır.Zira onlar müşrik olduklarını bildikleri halde kendilerini aldattıkları gibi Allah’ı da aldatacaklarını zannederek şimdi Allahın karşısında müşrik olmadıklarını söylemektedirler.

Bu bir kez daha şirki bilmenin ve ona karşı hassas olmanın gerekçesini şu ayet  ortaya koymaktadır.Zira Şirk Allahın affetmeyeceği tek günahtır.

Şu bir gerçek ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah’a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.Nisa 48

Bununla birlikte diğer bir müşriklikte vardır ki o da Allah’ı yalnızca Göklerin ve tabiat olaylarının ilahı olarak görme üzere kabuldur. Yaşantıya karışmayan laik bir anlayış içinde kişi ile vicdanı arasına sıkışan toplumsal hayata müdahele etmeyen bir Allah anlayışından bahsediyoruz.

Bu gibi anlayışta Allah yaratmış bir kenara çekilmiştir ya da bu hayat insanındır .Bu hayat üzerinde tek tasarruf sahibi insan demektedirler.

Bu durumda açıktır ki insan, kendince Allah’ın olmadığı bir alan oluşturma çabası içinde o alanlara hevesini, rahatını, ırkını, malını, mevkiini ve diğer kendi elleri ile var etmeye çalıştığı putlarını koymaya çalışmaktadır.

İşte bu şirk koşanlar, her şeyde ve her yerde Allah’ın bir olarak anılmasından dolayı “fıtratlarının kendilerini nefeslerini kesercesine ” artık Allah’ı tek olarak  oku”” demesinden daralırlar.

Böyle iken Allah bir olarak anıldığı vakıt Ahırete inanmıyanların yürekleri daralır da ondan berikiler anıldığı vakıt derhal yüzleri güler .Zümer 45

Bu durumda müşrik bir pisliktir. Pislik ise şeytan işidir. Şeytan ise insanın zaten düşmanıdır. Şeytan tertemiz olarak yaratılan insanı pisliğe bulamak üzere vesvese verir. İnsanın beden uzuvları temiz olabilir. Günde iki defa banyo yapabilir.Fakat asıl olan kişinin duygu ve düşüncelerini, söz ve eylemlerini temizlemesidir. Bu da ancak öze (fıtrata) dönüş ile Yani Allah’ı tek terbiye edici olarak kabulle olur ise, ondan başkasını ya da başkalarını ona ortak koşmak saf olan özünden uzaklaşmak, pisliğe bulaşmaktır. Bu durumda o kişinin duygu ve düşüncelerine pislik bulaşır, menfaatperest olur, dünyalıkların kendisine izzet ve onur kattığına inanır. Hayatını adadığı Rabb Allah değil, Rabbler olur. Bu halde burnu, bedeni ve tüm ruhu pislikten kurtulamaz.

Share this content:

Yorum gönder