Size Rabbinizden Basiretler Geldi
Size Rabbinizden basiretler(görüşler) geldi. Kim gözünü açarsa kendi lehine, kim de körlük ederse kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinize bekçi değilim. En’am 104
Terbiye edici, gözle görmenin ne demek olduğunu öğretmek üzere lütfunu indirmiştir. O’nun lütfu anlaşılan mana da herkese verilen bir görme değildir. Bu görme, dahi büyük bir lütuf iken onun bir “görüş”ü ifade ettiğininde altı çizilmektedir.
Bu lütfu almak şüphesiz ki bir fedakârlık gerektirir. Bu lütfu almak tercihler yapmayı gerektirir.
Rabbten gelen basiretler hayata dair görmeleri/görüşleri içerir. Rabbten gelen bu görüşler insana, ailesine, işine, eğitimine, arkadaşlarına, çevreye, varlığa ez cümle ilişkide bulunduğu her şeye dair görüşler içerir. Bu görüşler ile görmek, gerçek manada görmek demektir. Bu görüşler ile görmemek ise apaçık körlüktür.
Terbiye edici gören ve kör olana dair alışıla gelenden bambaşka bir tarif getirerek, insanların daha geniş görüş içinde olmalarını istemektedir.
Bu durumda bizler hangi insanlardanız? Görenlerden miyiz? Kör müyüz? Görüş sahibi olmak her insanda muhakkak ki vardır. Görüş sahibi olmayan insan yoktur. Zira her hâlükârda ilişkide olduklarına dair olumlu ya da olumsuz bir görüşü insan taşıyacaktır. Ama istenen, görüşün doğru ve hak olmasıdır.
Hak ile kastedilen görüşün, hangi uzuvla algılanıyorsa, selim olarak-önyargı, kabul, etki veya gelenek etkisinin bertaraf edilerek- görülmesidir. Görüş sahibi olunacak olanı, en iyi bilen ise O’nu yaratandır. O’nun tüm yaşam ve yok oluş süreçlerini bilendir. Bu aynı zamanda görüş ortaya koyacak olan da bulunması gereken niteliği de ortaya koyar ki, bu niteliğe Rabbten başka kimse de sahip olamaz. Buna göre onun görüşüne karşı olan, görüşlerin tümü körlüktür. Terbiye edici tek olması itibari ile görüş verme işi de ondadır.
Tabir caiz ise bilirkişi ancak O’dur.
O’nun görüşü elçileri ile gönderdiği kitapta, kendi yaratılışımızda ve evren de vardır. Bunların hepsi O’nun görüşlerinin ortaya çıktığı hasılat yerleridir. Fakat bizler bu hasılatlara rağmen hala çöplükler içinde bir şey arayanlardanız.
Görüşlerimizi aldığımız yerler ne yaratılışımızda ne de varlıkta olan görüşlerdir.
Batı kültürü ve inanışları, Yunan , Arap, İran kültürü ve inanışları, eski Türklerden kalan kültür ve inanışlar,
Geleneğe din adı altında sokulan kültür ve inanışlar,
hayata ekmek kavgası olarak bakmanın vermiş olduğu kültür ve inanışlar,
daha rahat ve konforlu bir hayat yaşamak üzere oluşan kavramları içeren kültür ve inanışlar, bizleri kör etmiştir.
Bu durumda görüşlerimizin Rabbani olduğundan bahsedebilir miyiz? Olaylara ve ilişkilere karşı görüş kaynağımızın Rabbani olduğunu söyleyemezsek, geriye ne kalmaktadır. Bu olsa olsa şeytani olabilir. O halde Rabbe sığınmamız acil gerekli bir durum olarak görülüyor. Çünkü Yanlış taraftayız. Görüşlerimiz yanlış, eksik ve çelişkili. Ama buna rağmen hala körlüğümüz içinde diretiyor ve hak bir görüş içinde olduğumuzu zannediyoruz. Allah, gözlerimizi açmayı istiyor. bizler ise kör olarak kalmayı istiyoruz. Körlüğümüzün tedavisi burada, dünyamızı bu şekilde aydınlatabiliriz. Aksi halde karanlıklar içinde kalmaya mahkum olmaya devam edeceğiz.
Share this content:
Yorum gönder