Aile Olmalıyız
Peygamber, mü’minlere kendi öz nefislerinden, canlarından, birbirlerinden daha yakındır, daha ileridir. Eşleri müminlerin anneleridir. Ahzab 6
Elçi hiçbir erkeğin babası değildir. O tüm erkeklerin ve kadınların babasıdır. Onun eşleri de iman eden erkek ve kadınların anneleridir. Bu aile olmayı, birlik ve dayanışma içinde olmayı, bize anlatır. Bu ailenin babası Muhammed as, anneleri ise o’nun eşleridir. Bizler ise onların çocukları. Onun içindir ki Muhammed as. İçinizden size öyle bir elçi gelmiş bulunuyor ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, inananlara şefkatli, merhametlidir. Tevbe 128 olarak tanımlanır. Bu, babanın evlatlarına düşkünlüğüdür. Bu durumda baba olarak o, kendi üzerine düşenleri layıkı ile yapmıştır. Büyük bir ahlak sahibi olarak, evlatlarının tüm sorunlarına eğilmiş ve kendisini bunlara adamıştır, Evlatlarına miras olarak yücelttiği Allah’ın kelimesini, bırakmış ve tüm insanlık içinde büyük işler yapmıştır. Peki ondan sonra gelenler.? Maalesef bu ailenin üyeleri birbirlerine destek olmaları gerekirken, birbirlerine saldırmış ve Habil-Kabil gibi kardeş katlini kendilerince çeşitli gerekçelerle meşru gösterirken, bazıları beşikteki bebeklerin öldürüleceğine dair fetvalar vermiştir. En yüce ahlak üzere, yumuşak, sevecen ve babacan olan aile babasının böyle çocukları olmuştur. Bu tür çocuklar hala söz konusu iken, hala birbirlerinin boyunlarını vurmakta, birbirlerinin kuyularını kazmakta ve birbirlerine düşmanca yaklaşmaktadırlar. Bu, bizlerin kişisel olarak gelişim sağlayamamızdan kaynaklanmaktadır. Küçük çocukların birbirlerini darp etmesi gibi bizlerde hala bu çocukluktan kurtulamamış, kurtulma gayretini de göstermemişiz. Yolundan gitmemiz gereken babamıza benzeme gayreti sarfetmemişken, annelerimiz gibi olma gayreti içine de girmemişiz. O halde kimin aile bireyi olmuşuz. Kime kendimizi ait olarak hissedip, kimi anne baba edinip, eteklerine sarılıyoruz. Büyük vahşi dünyalıkları toplayan ailelere mi ait olmaya çalışıyoruz? Tarikat ve cemaatlere mi? Irka, Milliyete, Kabileye ya da bir dernek ve cemiyete mi? Hangi ailenin üyesi olduğumuz, kimin peşinden gittiğimiz, hayatı kime göre istikamet verdiğimizden açıkça görülmektedir. Buna rağmen ailemiz kim? Bu ailenin insanlarına kardeş gözü ile bakıyor ya da aşağılık, pis ve değersiz insanlar olarak mı görüyoruz? İçinde bulunduğumuz acınası durum, açlık, sefillik, başka milletlerin uydusu olma, onların kültürel ve düşünsel kölelerinden olma, kitle iletişim araçları ile ayaklarımıza ve düşüncelerimize vurulan prangalar bizleri zayıf düşürmüş, baba ahlakından mahrum bırakmış, saldırgan hale getirmiştir. Bu durumda birbirimize daha da saldırmış, hak, miras demeden gaspçı ve hırsız durumuna düşmüşüz. İman edenler olarak bizler kardeş değil miyiz? Bizler birbirlerinin gizlilerini araştırmayacaktık, gıybet etmeyecektik, Birbirimizi alaya almayacaktık, Birbirimize lakap takmayacaktık, Şu anki halimize baktığımızda bu değerlerden ne kadar uzağız? Çekiştirme, kavga etme, alaya alma, kötü lakap ile anma, aşağılama, küçük ve zayıf düşürme şeklinde ne kadar da çok birbirimizle uğraşıyoruz. Aile bir kişinin bakmakla yükümlü olduğu hane halkı, bağımlılar” anlamına gelir. Babamız Muhammed as. bize bağımlı iken, biz birbirimize bağlı mıyız? Birimize bir şey olduğunda vücud organları gibi diğerlerimiz de rahatsız oluyor mu? Allah’ın ipi etrafında olup O’nun ipine sarılmamız gerekir. Bulunduğumuz bataklıktan, pislikten, çukurdan ancak kopmak bilmez iple çıkabiliriz. Şeyhlerin ipi ile değil. Nefsin, ataların, dünyalıklara bağlayan kültürlerin, şeytanların kor demirleri ile değil. Yükselme derecelerine sahip Rabb ile, O’nu rabb olarak kabul edip terbiye olunarak. Hayatı tümü ile O’na vakfederek, O’na doğru istikamet bularak. Aynı yolun yolcusu olarak, yoldaşı olarak. Kötülükte ve düşmanlıkta yarışarak değil, hayırda yarışarak. Savaşa ve çatışmaya girerek değil, “silm”e barışa girerek. İman edenler, ancak Allah yolunda gayret sarfederler. İnkâr edenler ise şeytan yolunda. Şu hâlde bizler kimin yolunda gayret sarf edenler gibi oluyoruz. Aramıza şeytanlar girmiş ve bizi yönlendirmekte bizi birbirimize katmakta değiller midir?
Share this content:
Yorum gönder