TEVHİD VE ŞİRK (İNSANLIK TARİHİ)-1
Tevhid: Birleme manasına gelir . Allah’a nisbet edildiğinde Yalnız Allah’a yönelmektir. Esasen de Allah tekdir. Ama ona yönelenin onun bu hakkını tam bir samimiyet ve ciddiyetle kabul etmesi gerekir.
Allah’ın tekliği kendindendir.
Deki. O Allah Ahaddir (birdir). Her şey O’na muhtaçtır. O ise hiçbir şeye muhtaç değildir. O doğurtmamış ve doğrulmamıştır. Hiçbir şey onun dengi olamaz. İhlas süresi
İşte onun “ahad” olması onu ayrıcalıklı kılar.Bu ayrıcalık, üstünlük ve eşsizliktedir.
Allahın Ahad olması, tüm isim ve sıfatları ile zatındadır. O yaratılmış olanların hiçbirine hiçbir şekilde benzemez. Onların niteliklerinden beridir; O, yemez, içmez; Uyumaz veya uyuklamaz; Anne ve babası yoktur; Doğum,Bebeklik, gençlik, ihtiyarlık çağları ona nisbet edilemez; Zamanın onda bir değişme meydana getirmesi söz konusu olamaz.Zamanında Rabbidir.Öldürülemez, ölmez; Eşi veya eşleri yoktur; oğulları ya da kızları da yoktur. Mutlak vareden,Hayatı veren ve o hayatı alandır. O zengindir. Bir şeye ya da bir şeylere muhtaciyeti olmayan mutlak ve aşkındır.O kendine yeten mutlak ve aşkın iken tüm mahluk ise yalnız O’na , Allah’a muhtaçtır
Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Halîm’dir O, Gafûr’dur.Fatır 41
İnsanda bu muhtaciyetin dışında değildir.
Ey insanlar! sizsiniz hep Allaha muhtac fukara, Allah ise zengin o, hamd ile öğülecek veliynimet o.Fatır 15
Onun gibisi onun gibi isimlendirilen biri yoktur.
O, bütün göklerin ve yerin ve aralarındakilerin rabbidir. O zaman ona yönel ve ona yönelişinde sebatle sabreyle, sen hiç ona adaş biliyor musun? Meryem 65
Onun gibisi yok iken onun sahip olduklarından birkaçı ya da birisine sahip olanda yoktur.Zira varlığın ayakta durması yalnız onun isim ve sıfatlarının tekliğinin kanıtlarındandır.şayet onun gibi biri olsa idi yer ve gök savaş alanına dönerdi.
De ki: “Eğer söyledikleri gibi O’nunla beraber ilahlar olsaydı, onlar arşın sahibi olmak için yol aralardı..”İsra 42
Eğer onlardan bir tanesi en üstün ilâh olsa ve diğerleri onun bazı yetkiler verdiği kulları olsaydı, onlar üstün ilâha daima itaat eden kullar olarak kalmazlar ve kendileri de en üstün olmaya çalışırlardı.
Varlıkta tevhid
Göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin ilahı odur.Hepsi Ona boyun eğmiştir.
Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.Fusilet 11
Sadece kendileri değil gölgeleri de..
Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a boyun eğer.Rad 15
Onun Yaratıcı olduğu reddedilmez.Fakat aynı zamanda yaratıp işleri düzenleyendir de. O yaratır ve emreder. Emir: iş, oluş, durum anlamında ise şu halde işleri yapan ve düzenleyen,hallerini belirleyende odur.Bu durumda emrin ona tahsisi emrin yegane sahibinin de o, olduğunu ortaya koyar.
Dikkat edin yaratmakta emretmekte Allah’ındır.Araf 54
Şu halde yaratmak ve emretmek yalnız ona mahsus ise ondan başkası için ne yaratmak ne de emretmek söz konusu olamaz. İbrahim a.s ‘ın karşısına öldürüp-diriltme iddiası ile çıkan azgın yöneticiye ibrahim a.s,
Rabbim güneşi doğudan getiriyor hadi sen de onu batıdan getir deyince bu adam şaşırıp kalmıştı.Bakara 258
Allahın bu niteliğini müşrik olan insanlarda reddetmez.
De ki: “Eğer biliyorsanız, yeryüzü ve içindekiler kimindir?” “Allah’ındır!” diyecekler.
De ki: “Hâlâ hatırlayıp öğüt almıyor musunuz?”
Sor: “Yedi göklerin Rabbi ve o büyük arşın Rabbi kimdir?” “Allah’tır!” diyecekler. De ki: “o halde neden O’na karşı sorumsuz davranıyorsunuz?” Şunu da sor: “Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu / aslı esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?” “Allah’tır!” diyecekler. De ki: “o halde sizi etkisi altına alan nedir?” Müminun 84-89
De ki: ‘Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?’ De ki: ‘Allah’tır.’ De ki: ‘Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar ve zarar sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi edindiniz?Rad16
De ki: “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hâkimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?” “Allah” diyecekler. De ki: “O hâlde, Allah’a karşı sorumluluğunuzu ne zaman anlayacaksınız?”Yunus 31
Fakat illaki başlarına bir azap gelecek ki ancak o zaman Allah’ın tekliğini kabul etsinler.
O vakıt hışmımızı gördüklerinde Allahın birliğine inandık ve ona şirk koştuğumuz şeylere küfrettik dediler.Mümin 84
İşte en büyük zalim kendini en büyük rabb olarak gören,kendisinden başka ilah edinmelerini toplumu için yasaklayan ve mısırın mülkünün kendi elinde olduğunu söyleyen fir’avn bile son nefesinde Allah’ın tekliğini kabul etmek zorunda kalmıştır.
İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım” dedi.Yunus 90
Zaten Allah’ın tek rabb olduğu hakikati, varlık aleminin yaratılışının hakikati olarak ta vardır.Varlığın bu şekilde durması apaçık Allah’ın tekliğinin kanıtı değil midir?
Eğer, yerde gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.Enbiya 22
Varlık bu şekilde Allahın tek ilah ve rabb olduğuna şahitken ,
insanın yaratılışı da bu hakikat üzeredir.
Resulullahın söylediği gibi: Her insan Yalnız Allah’ı birleme üzere doğar.
Zaten Ayette de:
Hani Rabbin, ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: “Rabbiniz değil miyim?” Onlar: “Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz.” demişlerdi. Kıyamet günü, “biz bundan habersizdik” demeyesiniz.Araf 172
Oxford Üniversitesi’nin 20 farklı ülkede 57 akademisyenin yürüttüğü araştırma, Şöyle diyor: ” Tanrı’ya ve ölümden sonra yaşamın varlığına inancın insan doğasına “kodlanmış” olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya göre insanlar, bu tür inanç sistemlerini toplum içinde öğrenerek değil, kendi doğasına bağlı olarak küçük yaşlardan itibaren geliştiriyor.”
Zaten insanın iradi olmayan tüm yönleri Allah’a tam bir teslimiyet içinde değil mi? Kalbinin atışı,karaciğerinin çalışması, solunum sistemi v.s hepsi Allah’a bizim anladığımız çalışma prensipleri üzerinden teslimiyet örneğini göstermektedirler.
Onların bu çalışma prensiplerini terketmesi ya da müdahalede de onların bozulduğunu ya da bedenin tümü ile ortadan kalktığını görmekteyiz.
Fıtratta olan tevhid insanın yaşantısının o çalkantılı anlarında da ortaya çıkmakta değil midir?
İnsana bir sıkıntı da dokundu mu gerek yan yatarken gerek otururken gerek dikilirken bize duâ eder durur derken kendisinden sıkıntısını açıverdik mi sanki kendine dokunan bir sıkıntı için bize yalvarmamış gibi geçer gider, işte o müsriflere yaptıkları ameller böyle tezyin edilmektedir .Yunus 12
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah’a özgüleyerek duaya koyuldular: “Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız.” Yunus 22
Share this content:
Yorum gönder